23 Haziran 2009 Salı

Ispanyol Meyhanesi (Turkish)

7 Haziran 2009, Saat 09:44, Iberia Lisbon-Madrid Ucagi


Son yazmaya baslamamdan beri 37 gun gectiginden olsa gerek Ispanya gezim boyunca ve sonrasinda ucakta yazma motivasyonu bulamadim. Oturdugum 5C numarali koltukta yolcularin yerlerine gecmelerini beklerken aklimda Amsterdam planlari yapiyorum. Ama daha onemlisi, gectigimiz 2 haftada 3 yeni buyuk sehir gormenin verdigi `neyi ne zaman yazsam` kararsizligi icindeyim. Bunun yanisira MBA programimi bitirmis olmanin verdigi huzur, is arama calismalarinin cok daha onemli bir hale gelisinden kaynaklanan kaygi dolu duygular icindeyim.


Ispanyadan baslamak gerekirse,
Ispanya, daha once bu kulturu Erasmus yaparken ve sonrasinda ESN’de tanimamdan kaynaklanan bir merak nedeniydi hep. Ancak Avrupa’nin en guney batisinda olusubu ulkeyi gezmem icin elimdeki sanslari azaltiyordu. FIU’daki MBA programinda Almanya – Brezilya ve Ispanya secenekler arasinda olunca bu firsati kullanmak istedim. Cok da iyi yaptigimi su anda anliyorum.


Oncelikle Madrid’in temizligi ve metro aginin sehrin her kosesine ulasir olmasinin beni etkiledigini soylemem gerekir. “Quero, Necessito” yla baslayan ultra baslangic seviyesindeki cumleler kurmaktan cok zevk aldigimi soylemeliyim. Ayni evde kaldigim digger 4 arkadsimdan ogrendigim basit fiillerle iki hafta hic sorun yasamadqn her isimi halledebildim. Su anda yanimda outran Ispanyol ciftin “Que tal?” vs. iceren konusmalarini dinlerken, hala bu dili anlamam icin onumde cok uzun bir yolun oldugunu anliyorum.


Madrid’de okudugum ESIC Business School’un ogretmen ve personelinin canayakinligi gormeye degerdi. Ispanyadaki ilk ders gunumuzde (derse gec kalma pahasina) bize kucuk bir Madrid turunun ardindan Ispanyol mutfagiyla dolu bir oglen yemegiyle karsilamalari cok hostu. Ilk kez ders alma firsati buldugum Ispanyol ogretmenin sicakkanli ve icerikten cok sonuc odakli oldugunu soyleyebilirim. “Ben sikildim, baska bir konua gecelim” darken sanki ogrencilerin zihnini okumasi da aklimda yer edicek anilardan.


Ilk haftasonu gittigimiz Barcelona, bende oldukca gelismis bir Bodrum yada Kusadasi izlenimi yaratti. Her ne kadar tarihi dokusu ve mimarisiyle anilsa da, plajlarin insanlari oraya cektigi bir gercek. Sehir merkezinde La Ramblas disinda hic bir yerde plajlardaki doluluk orani gozume carpmadi. Dar sokaklari, ve bu sokaklari daha da bogucu yapan dis balkonlara ilaveten camasirlarin disarda kurutulmasi, Turkiye’ye benzer bir hava yaratmis. Asiri derecede sicak bir havanin yarattigi atmosfer tam bir yazlik eglence yerine donusturmus bu sehri. Yanimda outran kadinin, onundeki kadinin koltuguna ayagini koymasi ve ondeki kadinin hostesi cagirarak sikayet etmesi cok hosuma gitti J Her ne kadar yanimdaki cift ben bunlari yazarken kvga ediyor olsa da, ucagin icinde beklerken sikilmamak icin yazi yazmam ve boyle olaylarla karsilasmam beni gulumsetiyor. Ucagin kalkisa gecmesinin sinyaliyle defterimi kapatiyorum…


Madrid’deki ikinci haftam ilkine gore oldukca karisikti. Kultur farkliliklari, bencillikler, ve dusuncesizlikler yuzunden ayni evde kaldigim sinif arkadaslarimda pek cok problem sezdim. Ben merkezli olmakla, baskalari icin bir sey yapmaktan zevk alma arasindaki ucurum, bazen suratimi asmak zorunda birakti beni. Ingiliz ogretmenin her zaman duymayi arzuladigim Ingiliz aksaniyla ders anlatmasi, okul hayatimin son haftasinda da (umarim) olsa hep istedigim bir seye kavusmanin mutlulugunu verdi. Ispanyadan ayrilirken geride pek cok degisik aniyla Portekiz’e dogru yola ciktim…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

50. Ülke Anısına

İlk yurtdışı seyahatimi ailemle birlikte 5 yaşındayken Almanya’ya yapmıştım. 2019 Ekim sonu itibarı ile 28 senede toplam 50 ülkeye ulaştım....