23 Haziran 2009 Salı

Birleştirici Unsur: Erasmus ve Kültür Paylaşımı (Turkish)

Birleştirici Unsur: Erasmus ve Kültür Paylaşımı

Avrupa Birliği’nin Avrupa kıtası ülkelerinde ortak kültür yaratmak, eğitim kalitesini yükseltmek ve kalıcı barış sağlama amacıyla başlattığı Erasmus değişim programı başarıya ulaşmış görünüyor. 1987 yılında ana hedef olarak Avrupa insanının entegrasyonunu sağlamak adına yüksek öğrenim kurumları arasında öğrenci değişiminin gerçekleşmesiyle başlayan Erasmus programı günümüzde Türkiye’nin de içinde yer aldığı 31 ülkede, 2200’den fazla üniversiteyi kapsamakta. Program 2012 yılı itibariyle 3 milyondan fazla öğrencinin kendi ülkesi dışında bir ülkede eğitim görmüş olmasını sağlama hedefinde.



Temelinde üniversite öğrencilerinin bir dönem veya bir yıl süreyle başka bir ülkede eğitim görmesini hedefleyen program, bireylere gittiği ülkeyi ve insanlarını tanıma, vizyonunu genişletme ve kişisel gelişimini desteklemesine yardımcı olmakta. Üstelik Avrupa Birliği ve katılımcı ülkeler tarafından sağlanan burs olanağı sayesinde programın hitap ettiği kitle giderek genişlemekte. Bir iki maceracı öğrencinin katılımıyla başlayan yurtdışında okuma arzusu her yıl katlanarak artmakta ve bütünleşik Avrupa düşüncesine katkı sağlamakta.



Ülkemizde de son yıllarda popüleritesi artan bu değişim programının belkide en büyük yararı ülkemizin tanıtılması ve kültürümüzün buraya gelen yabancılar tarafından yaşanarak öğrenilmesi. Yüzyıllardır ülkemize karşı önyargılar taşıyan toplumların bu şekilde bizleri tanıması hem ülke imajımız hem de entegre olmaya çalıştığımız topluluklar tarafından tanınmamız için çok önemli. Nasıl yurtdışına çıkan her öğrenci Türkiye’yi tanıtan birer temsilci oluyorsa, ülkemize gelen her yabancı öğrenciye gösterdiğimiz yaklaşım da kendimizi gösterme şansı vermekte. 2005 yılından beri ülkemizde yer alan ve 2007/2008 yılında Türkiye Başkanlığı görevini yaptığım Erasmus Öğrenci Ağı (ESN) klübü de bu amaca hizmet vermekte.



Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen yabancı öğrencilere kendi kültürümüzü tanıtırken onların bizim hakkımızda ne kadar az fikir sahibi olduklarına çoğu kez tanık oldum. Örneğin pek çok öğrenci Türkiye’nin bir arap ülkesi olduğunu sandığını ve latin harfleri kullanıp, ziyaret ettikleri İzmir, İstanbul gibi şehirlere sahip olmamıza çok şaşırdıklarını dile getirdiler.

Farklılıklar & Ortak Değerler

Karşılıklı etkileşimin bize sağladığı en büyük fayda birbirimizden öğrenmek ve olaylara farklı açılardan bakabilmek oluyor. Örneğin kuzey avrupa ülkelerinden gelen öğrenciler, Türk ve diğer güney avrupalı öğrencilere çok daha hırslı. Ancak bu kişilerde bireysellik, sosyal ve paylaşımcı bir hayattan çok daha ileride olabiliyor. Yine kuzey ülkelerinden gelen öğrencilerin derslerini güney ülkelerinden gelenlere göre çok daha ciddiye aldıklarını söylemek mümkün.


Yine bir başka davranış şekli olarak yemek yemekten bahsedersek, avrupada çok farklı alışkanlıkların olduğunu söyleyebilirim. Örneğin; Hollandalılar yemeği bir an önce yenmesi ve geçilmesi gereken bir aktivite olarak görürken, İtalyanların saatlerce yemek hazırlamasını ve özenle tüm gecelerini yemek yiyerek geçirmesini izlemek oldukça zevkli.



Farklılıkların yanısıra benzer özelliklerimizin de varlığı kaçınılmaz. Örneğin karışık bir grup olarak yapacağımız bir aktiviteye Alman öğrenciler 10 dakika erken gelirken, İtalyan, İspanyol ve Türk arkadaşlarımızın genelde 10 dakika geç kalmaları şaşırtıcı değil.



Benimle beraber Erasmus Öğrenci Ağı İzmir şubesinde 2 yıldır çalışan Sercan Tokdemir’e göre ülkemiz, Erasmus adayları için diğer seçeneklere göre son derece farklı fırsatlar sunan bir ülke. “Sözgelimi Avrupa ülkeleri arasında da belli başlı farklılıklar olmasına rağmen, Türkiye’deki farklılıklar biraz daha fazla. Tabii bu durum yüzyıllardır uygarlıkların ve kültürlerin buluşma yerinde olmamızdan kaynaklanıyor. Yani, sıradan bir Avrupa ülkesinde yaşanamayacak deneyimleri Türkiye’de yaşama sansının yanı sıra Avrupa’da olabilen birçok şeye de ulaşmak mümkün. Sözgelimi, İzmir ve İstanbul gibi kentlerdeki gece hayatı Avrupa’nın her şehrinde yok ama bunun yanında bizde var olan, kültürel değerleri orada bulmak mümkün değil. Türkiye’yi seçenler büyük oranda bunu düşünerek karar veriyorlar. Daha fazlasını denetimleyebilmek için. Gelen tüm Erasmuslarda ilk gözlediğim şey, çok ilginç bir şaşırma ifadesi oluyor, belki bu ilk kez geldiklerinden ya da kafalarındaki Türkiye ile gördüklerinin farkından. Ama çok kısa sürede uyum sağlayabiliyorlar günlük yaşama (Birrr bira lutfven)”



Sonuç olarak gözlemlediğimiz kültür farklılıklarının aslında Avrupa kıtasında yaşayan bizlerin zenginliği olduğunu ve “farklılıkların birlikteliğinin” bu dünyanın dayattığı bir zorlama olmak yerine kendi bakış açımızı zenginleştirebileceğimiz alternatiflerden oluştuğunu anlamamız gerekiyor.


E. İlker Taner
ESN-Izmir 2006/2008 Başkanı
ESN-Türkiye 2007/2008 Başkanı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

50. Ülke Anısına

İlk yurtdışı seyahatimi ailemle birlikte 5 yaşındayken Almanya’ya yapmıştım. 2019 Ekim sonu itibarı ile 28 senede toplam 50 ülkeye ulaştım....